Üç gün önce bulaşık yıkarken kırdığım french press kendimi daha yakından tanımamı sağladı sanırım. Ben bir kahve bağımlısıymışım.
Bu bağımlılığın boyutları öyle günde 8-10 bardak kahve içmek değil. Ama her akşam bir bardak içmek istiyor canım. Şehir dışında süpermarkette 7 dolar olan french press'e Starbucks'ta 15 dolar vermek istemediğim için (Gerçi Türkiye'dekilerin fiyatlar üzerinden düşünerek söylüyorum bunları. Gidip de bakmış değilim ne kadar olduğuna.) son üç akşamımı kahve içmeden geçirdim.
Ve bugün olan oldu. Kafamın içindeki "kahve içmeliyim" sesleri eşliğinde bardağa çekilmiş kahve ve sıcak su ekledim ve dört dakika (yaklaşık tabi, kronometre tutacak kadar manyak biri değilim) (henüz) bekledikten sonra kahveyi süzmek için kağıttan bir külah yaptım. Gayet verimli bir çözüm oldu. Külahtan önce denediğim şeyleri salaklık olarak nitelendirdiğim için kimseyle paylaşmıyorum. Bu arada bu iç ses "Kahve içmeliyim" yerine "Kahve içmelisin" diyorsa biz böyle insanlara kısaca şizofren diyoruz.
Rafta 200 yaprak kadar daha kağıt var. Yani aşağı yukarı yaz sonunu çıkarırım french press olmadan. Ama yine de ilk fırsatta yeni bir tane almalıyım.
Her eve lazım. Zaman kötü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder